15 Haziran 2014 Pazar

iki paragraflık adam

Siz beni anlayamazsınız dedi. Beni bundan yüz sene sonra yaşayanlar anlar ancak. Tek savunması buydu. Bu olacaktı. Son nefesini verirken beni anlayamadılar dedi.  Yüz sene sonrakiler anlayacak. Anlamadı kimse. Ne yüz sene sonra yaşayanlar, ne o akşam orada oturup birasını ziftlenenler. Onun anlatacak bir keşfedilme hikayesi olmayacaktı. İnşaatın dibinde sıçış pozisyonunda oturup içli türküler çığırınca meşhur olma devri kapanalı bi yirmi yıl sonraydı takriben onun en verimli çağları. En verimli çağlarında bir veremli gibi dışlanmak koymuştu belki de kim bilir… Hem de verem, hem de bu çağda…

Eskiden altını çizerdik dedi okuduğumuz kitapların. Şimdi hemen feysbukta paylaşıyor piçler.  Hatta feysbukta paylaşmak için okuyor it oğlu itler. Hatta ve hatta okumuş gibi yapıyor yavşağın doğurdukları.Ey feysbuk şairleri, yazarları, marjinalleri birleşin! Birleşin ki hepinizi aynı anda katledebileyim. Bir bok yiyebileceğinden değildi elbet. Hepi topu iki bira parası vardı cebinde. Hoş parası olsa da götü yoktu. Parası olsa bunlarla uğraşmazdı zaten. Hikayesi de iki paragraf kadardı.

14 Şubat 2014 Cuma

Durum ciddi
Vaziyet karışık
Halimiz ortada

Ve Bay Ceksın’ın henüz hiçbirşeyden haberi yok

10 Şubat 2014 Pazartesi

Dumanı tüten soğuk bir çorba içmek şimdi seninle uzayda sevişmek,
Dünya ayaklarımızın altındayken ayaklarımızı hissetmemek;
Hissetmemecesine bir sevişmek
Oysa ne güzel ayakların vardı
Teninden koptuğumda derim iz bırakmasın isterim
İstedim!
Tutarlı bir adam olamadım
Sözlerimde
Ki çokça gözlerimde
Aslında en güçsüz yanım sol bacağımdı
Sol yanağındı en sevdiğim yerin

Bu sevmek öyle bir sevmek değildi